1. her insanın zaman zaman yaptığı dalgınlık sebebi aptallıkların efsanevi olanlarıdır.

    yurtta kalırken dolaplarda asma kilit vardı. ben de anahtarımı kaybolmasın, düşmesin falan diye çantamda tutardım. bir gün okuldan döndüm, dolabı açtım, anahtarı çantaya çantayı da dolaba koyup kilidi taktım.

    ondan sonra iki saat kilidi kırmaya uğraştık.
  2. az önce yine bir tanesine imza attım. tüm donları, pantolonları çamaşır makinesine attım. biraz sonra da sınav görevim var. giymeye bisiklet için aldığım tayt kaldı sadece. o da şöyle bir şey:http://www.bisiklets.com/myassets/products/224/pr_01_9224_min.jpg?rev=1425573822

    ne halt edeceğim bilmiyorum.

    ek: yarım saat ütüyle, biraz güneşte bekleyerek biraz da vücut ısımla kurutmayı başardım. tavsiye ederim lan, sıcak havada güzel oluyor serin serin... :)
  3. antalya-istanbul uçuşu için havalimanına gidlip direkt pegasus' un sırasına girmem. 09:20 olan uçuşu check in monitorlerinde 09:30 diye gordugum halde killanmamak, kontrol etmemek. meger benim bilet thy'denmis. havalimanında yanlış kuyrukta beklerken kacirdim uçağı. tekrar bilet almaya gittigimde 250 lira kilitlediler. çok fena içime oturdu.

    benzer salaklığı adapazarı'nda garda tren beklerken yaptım. koca tren gelmiş, gitmiş benim hiç haberim olmadı. hani taksi olsa, otobus olsa gormedim dersin de koca tren lan, yarim saat istasyonda kalmış nasıl gormedim hala anlamadım.
  4. sakarya terminalde tren beklerken treni kaçırmistım. yani geç kalma falan değil banka oturmuş bekliyordum tren gelmiş millet inmiş, binmiş tren çufçuf yapmış ama ben fark etmemişim.

    hani küçük bir şey de değil lan, koca tren!

    not: ulan bunu da daha önce anlatmisim. :))

    neyse bugün lefkoşa'ya geldim, kıç kadar şehirde iki kez kayboldum. üstelik sonuncusu efsane oldu. bir ara sokağa girdim normalde caddenin x noktasına çıkmam gerekirken 180 derece karşısındaki y ucuna çıktım. üstelik sağa sola sapmadim bile, nasıl oldu hiç anlamadım.
  5. geçen fırına doldurulmuş patates atıp pisireyim dedim. size de tavsiye ederim, yağsız olunca daha sağlıklı.

    neyse daha öncesinde patatesleri firina atıp fırını çalıştırmayı unutmuslugum var, fırının fişini takmayı unutmuslugum var, patatesleri fırında unutup yakmisligim var. bu yüzden fişe, süreye falan dikkat ederek patatesleri tepsiye koydum geçtim bilgisayar başına. yaklaşık 20 dk sonra fırın zili çaldı, kalktım baktım, fırın boş. patatesler tezgahın üstünde duruyor. gerçi bunlar benim için sıradan şeyler.

    bir sefer kuzen börek yapmıştı, tarifini istedim. böyle kaymaklı, mantarlı, sosisli falan sigara böreği gibi bir şey. yufkaya malzemeleri koyup rulo haline getirdikten sonra kaymaklı yumurta karışımına buluyorsun. sonra da tepsiye. bir tepsi böreği hazırladım bu şekilde. sonra gözüm tezgahın üst tarafına takıldı. mantar mi sosis mi ne orada unutulmuş. sardigim börekleri tek tek açıp dışarda unuttuğum malzemeyi koyup tekrar sardım.

    yine bir yemek olayı: bir gün yemek bahsi oldu, arkadaş dedi ki kremalı sebzeli makarna yapsana çok güzel oluyor. bunu diyen de ciddi zengin biri. dışarda buluşup yemek yiyeceğimiz zaman biz köfte, kebap alırken bu hıyar makarna istiyordu ki makarna kebaptan pahalı. neyse bu kremalı makarna al deyince ben de gittim marketten krem şanti aldım, önce rondoda cirptim sonra da makarnaya nova ettim. ulan yiyorum, bildiğin şekerli. "ulan bu zenginler ne zevksiz, şu yemek yenir mi!?" diye söylene söylene yedim makarnayı. aradan epey zaman geçti, olayı birkaç kaşık arkadaşa anlattım da yaptığım mallığı uzun uzun izah ettiler.

    sen bağcılarli adamsın, senin neyine kremalı makarna yapmak?

    yine de şimdi anlatacağım olayın yanında bunlar devede kulak kalır sevgili arkadaşlar.

    ofis arkadaşım izne çıkarken çiçeklerini bana emanet eder. ben de arkadaşın hışmına uğramamak için özenle sularim tüm çiçekleri. kaktüs, menekşe, adını bilmediğim agacimsi bir bitki ve iki tane aloe vera...

    bu çiçek emanetciligi 4-5 senedir devam ediyor ama bir yıldan fazla zamandır arkadaşım doğum izninde olduğundan bu süre zarfında çiçeklerle tamamen ben ilgilendim. geçen yine sularken kendi kendime dedim ki "ulan ne güzel baktım çiçeklere hicbiri solmadi." tam bu esnada elimi meneksenin yapraklarına attım. evet, yapay cicekmis.

    insan bir saniye, bir dakika dalgın olur da 5 sene hiç mi uyanmaz?